21:57 - 4. Bodrum Uluslararası İnşaat, Gayrimenkul, Yapı ve Dekorasyon Fuarı Start Verdi
13:48 - Uğur Akkuş’a Büyük Onur
17:36 - Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Kuş, Yeni Projeleri Açıkladı
16:27 - İstanbul’da deprem hissedildi! Çanakkale, Edirne…
13:07 - Sosyal medya fenomeni Aleyna Dalveren gözaltına alındı!
14:39 - Şehit Yasin Karaca’nın babaevi yıkılıyor,
17:57 - Saç Ekim Uzmanı Yüksel Tunç: “Türkiye, ve Avrupada sağlık turizminde ilk sırada yer alıyor.
20:15 - Bozdağ’dan Şanlıurfa’ya Müjdeler Hızlı Tren, Yeni Otoyol Ve Uçak Müjdesi
14:41 - ‘KAAN’ ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi, ilk görüntüler geldi
Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç, Wall Street Journal’ın 10 Eylül tarihli, “Akdeniz’de gövde gösterisi: İki NATO müttefiki deniz anlaşmazlığı üzerine savaşa gidebilir” başlıklı başyazısına gazeteye gönderdiği bir yazı ile yanıt verdi.
Başyazıda iddia edildiği gibi bölgedeki olayı “enerji üzerine gerilim” olarak tanımlamanın olayı basite indirgemek olarak niteleyen Kılıç, yazısında şu sözleri kullandı:
“Burada saldırgan olan Türkiye değil, aksine Türkiye doğal haklarının altını oymayı ve o hakları görmezden gelmeyi amaçlayanlara karşı sürekli bir mücadele içinde olan ülkedir. Bu bağlamda, Yunanistan ve Rum yönetiminin Doğu Akdeniz’deki tek taraflı adımları ve maksimalist iddiaları da dikkat alınmalıdır. Münhasır Ekonomik Bölge ilanları, kazı lisansları çıkarma, oradaki kaynakları ele geçirmeye çalışma veya Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin haklarını tamamen göz ardı edecek şekilde çok taraflı inisiyatifler kurma söz konusu gerilime neden oldu.”
“Bölgedeki sorunlara bir çözüm olmalıdır”
Akdeniz’le en uzun kıyısı bulunan Türkiye’yi orada dışlamaya yönelik girişimlerin yanlış ve kabul edilemez olduğunu belirten Kılıç, Türkiye’nin özellikle de 16 yıl önce ilan ettiği kıta sahanlığında olmak üzere bölgedeki meşru menfaatlerini güçlü bir şekilde savunmaya devam edeceğini anlattı.
Adanın sahipleri olarak Kıbrıs Türklerinin de Rumlar gibi kaynaklar üzerinde eşit haklara sahip olduğunu ifade eden Kılıç, bunun 1960’ta imzalanan anlaşmalar ve on yıllardır süren Birleşmiş Milletler (BM) süreçlerinde kabul edilmiş bir prensip olduğuna dikkat çekti.
KAYNAK:TRT HABER