10:34 - Tolga Sarıtaş: Zeynep’in o hareketine eriyorum
08:25 - Fidan’dan F-16 alımı için açıklama!
20:45 - Bitcoin’den yeni bir rekor!
17:28 - Zelenskiy: ‘Hepsini kullanacağız’
17:24 - Mehmet Ali Erbil ve Serdar Ortaç’a ev hapsi cezası verildi!
20:09 - Doktor, hastayı taciz etti
20:07 - “Bugün Nevzat Bahtiyar da suçsuz olabilir”
17:03 - Bu defa da ‘özel tıp merkezi’ skandalı!
23:06 - ABD Kongre binasında hareketli anlar!
10:10 - Öcalan çağrısıyla gündem yaratan Bahçeli’den yeni hamle.
İlişkilerde ve evliliklerde birliğin devamlılığı önemlidir.
Özellikle de aile birliğinin devamlılığı daha da önemlidir.
Evlilik öncesi arkadaşlık-flört döneminde de kişilerin ilişkilerinin bir başlayıp bir bitmesi aynı şeyleri yeniden yeniden yaşanması psikolojik çöküşlere sebep olur. Bu da bireyin ilerleyen yaşamını olumsuz etkiler.
İllaki her birliktelik başladığı gibi bitecek diye bir kural yok. Ama önemli olan birlikteliğin devamı için emek ve çaba göstermek.
En önemlisi de “NİYET”…
Birliktelik içinde hatalar yapıyor olabiliriz. Özellikle de kadın bu hataları söyler. “bana böyle davranma, bunu söylediğin için kırıldım, yardıma ihtiyacım var” gibi. Bu tür isteklere kulak verilip yerine getirilmediği yerde veya erkeğin (kendisi için) yapmak istediği bir şeye sürekli söylenme, kayınvalide hakkında konuşma gibi durumlarda, birliktelikten soğumalar başlıyor.
Çiftler arası uyumsuzluk, psikolojik ve fiziksel şiddet, iletişim halinde olmama, paylaşımların azalması, sürekli eleştirilme ve eleştirme hali, sorumsuzluk, sürekli müdahale, takdir görülmeme, karşı tarafı suçlama, öz bakımın yapılmaması gibi sebepler de çiftler arasındaki sevginin tükenmesine sebeptir.
Peki bunlar düzeltilemez mi?
Niyet çerçevesi içerisinde tabi ki düzeltilebilir. Destekler alınabilir. İletişime daha açık olunabilir. Söylenen her söz eleştiri olarak algılanmayabilir. İletişime geçerken sözcükler daha özenli seçilebilir. Mesela “bu kıyafet sana yakışmamış yerine, diğer kıyafetinde inanılmazsın gibi iltifat dolu sözlerle” bunlar sağlanabilir. Bakış açımızı değiştirmemiz lazım bazen. Tabi ki karşımızdaki kişiyi de değiştirmeye çalışmamak da önemli.
Bazen bazılarımız düşünemez, çiftler arasında birinin değerleri, diğerine farklı gelir. Burada bu beklenti olmadı diye tartışma çıkan durumlar olabiliyor. ( doğum günü gibi). Farklı ailelerden gelen farklı öğretilere, farklı alışkınlara, farklı düşüncelere sahip iki insan bir olmaya çalışıyor sonuçta. Birlikteliklerde çiftler arasında uyumu yakalamanın zor olduğunun farkında olmakla beraber birbiri içinde bir şeyler yapmanın keyfi başkadır.
Birliktelik yolunda gitsin istiyorsak bazen eleştiri oklarını kendimize yöneltmemiz gerekir. Kendi hatamızı fark edip, ilişki içerisindeki hatalı tutum ve davranışlarımızı kendi kendimize düzeltmemiz daha doğrudur çünkü kimse biz istemeden bizi değiştiremez.
Yukarıda bahsettiğim birçok davranış şekli kolaylıkla “geçim ehli” diye tabir ettiğimiz “niyet” çerçevesinde düzeltilebilir davranışlar.
Birliktelik içerisinde olmaması gereken, telafisi zor durumlara gelirsek;
Yalan, ihanet, fiziksel ve psikolojik şiddet, aşağılayıcı sözler, çocukların yanında birbirini rencide edici davranışlar, kumar, çocukları mağdur etme, alkol bağımlığı, ailenin öncelik halinde olmaması ve aile olabilmenin sorumluğunun alınamaması, ilgisizlik gibi davranışları sayabiliriz.
Bu durumların yaşandığı ailelere bakacak olursak; her birlikteliğin kendi içerisinde dinamikleri farklıdır. Bu koşullar olsa bile birliktelik devam eder. Dışarıdan bakanlar bu gibi durumları asla kabul edemeyeceğini söylese de; içinde olan birey yaşamaya devam eder. Bunların sebepleri; çocuklar, çaresizlik, maddi yetersizlik, korku, toplum içinde kabul görmeme ve bitmeyen sevgi durumu gibi çeşitlendirilebilir. Sonuçta bazı şeylerde tercihtir.
Birlikteliklerin amacı mutlu olmak, mutlu yaşamak üzerinedir.
Biz insanlar bencil varlıklarız. Ben ve benim hegemonyam üzerinden işlesin isteriz her şeyi. Her ailenin bir diktatörü illaki vardır ve ailede tüm olayları belirleyen kişi o’dur.
Bazı ailelerde de eşler arasında güç savaşı vardır. Burada gerginlik hiç bitmez çünkü her iki tarafta kendi kurallarının, kendi isteklerinin öncellik olmasını ister.
Ne kadar anlamsız geliyor okudukça, düşündükçe ve sorguladıkça değil mi?
İçerisinde olduğumuz yaşam ve ekonomik şartlar içerisinde yaşamak zaten çok zor. Tüm gerginliklerimizi dışarıda bırakıp evimizde yani kalemizde mutlu olmak varken; gereksiz korku ve gerginlik yaratmanın bir anlamı olmadığının farkına varmalıyız.
Saygı ve sevgi çerçevesinde, karşılıklı fikir alışverişi içinde, birliktelikte hırs ve yönetme çabası olmadan aynı amaca hizmet etme doğrultusunda yaşamak ve mutlu olmak çok da zor değil aslında.
Mutluluk içinde kalın!
Saygılarımla;
Süreyya Kocadağ
Sosyolog
Uzm. Aile Danışmanı
Fahri:Yazar