SON DAKİKA

Milliyet Haberleri | Gündemi Yakından Takip Edin
Corona

Aynadaki Gördüğün Sen misin?

Aynadaki Gördüğün Sen misin?
Bu haber 03 Ocak 2025 - 13:18 'de eklendi. 8.662 kez görüntülendi.

Bir insanı, kendisi yapan şey içindeki özüne olan sadakati oluyor.

İnsanın kendinden kopması an meselesi sonuçta.

Herkesin herkesi kopya ettiği bir dönemdeyiz. Herkes birbirine benzemeye başladı açıkçası. Bir o kadar da herkes herkesten korkuyor. Birbirini ötekileştirmekten de geri kalmıyor. Özünü koruyabilmek için de herkesten ve her şeyden kendimizi korumalıyız. Zaman zaman çevreden, zaman zaman konu komşu, arkadaştan…

Bu arada gelişen tıp sayesinde fiziksel olarak herkesin birbirine benzemeye başladığı inkar edilemez bir gerçek.Ruhsal ve zihinsel olarak da birilerinin kopyaları etrafımızı çevrelemiş durumda.

Bakıyorsunuz, belki birilerine ve bir şeylere aitler ancak kendilerine ait olmadıkları çok belli.

Neden mi böyle bir yazı yazdım? Bu ara kendisine ait olmayan birçok insana denk geldim. Evet! Varlar ve yaşıyorlar. Senin, benim gibi. Ancak kendileri olmadan, olamadan yaşıyorlar. Aynaya baktıklarında sadece bedenlerini mi görüyorlar yoksa ruhlarını da hissedebiliyorlar mı merak içerisindeyim. Yol onu bu noktaya getirmiş ama o bile bilmiyor kendisine ne kadar yabancı olduğunu.

Yani “yol nereye o, oraya” demiş. Gözlerinden belli… Gözlerinde hissediyorsun kendisine ait olmadığını. Baktığı şeyi görmüyor. Sadece görmek istediği var gözlerinde.

Hepimize başta ailemiz, sonra toplum sürekli bizi bir kalıba sokmaya çalışıyor. Sürekli bir kıyafet arayışına itiyorlar bizleri… Öğretilmiş ve öğrenilmiş çaresizlik sonuçta.

İstediğimiz kıyafeti seçmeye çok da şansımızın yok gibi görünüyor.

Ardından kendi özününü de sevdiğin şeyleri de unutturuyorlar.

Unutmamak için içindeki çocuğu canlı tutmak lazım. Çünkü çocukken en gerçek halimizdeydik…

Çocukken hayallerimiz vardı. Sihir bile yapardık. Büyüdükçe aldılar elimizden tüm hayallerimizi. Tıpkı bir uçan bolunun ipini bırakır gibi gitti hayaller elimizden. Arkasından bakakaldık hayallerimizin ve gerçeklerle yüzleşmeye zorlandık.

Hayal bile kuramazdık artık. Hayalperest olurduk ve kötüydü öyle olmak. Çünkü herkesin öğrenilmişliği oydu bize de onu öğrettiler. “Aklı havada” demekti hayalperest. Aklımız başımızda olmalıydı.

Sonuçta bir insanın hayali varsa kafasında bir planı vardır. O planı uygulamak ister. Her şeyden hayalini gerçekleştirecek bir sebep yaratır. Gerçekleşmesi için çalışır.

Geleceğe aşık bir bakışı vardır. Çünkü gelecektedir hayali. En çok kendini görür o hayalin içinde. Baktığı her yerde hayal ettiği filmi görür. Başrol oyuncusu kendisidir ne de olsa. Oskar bile almıştır belki de filmi…

Ne mutlu hayalperestlere, ne mutlu hayalini kimsenin olumsuz düşüncelerine kaptırmamış olanlara.

İçindeki çatlama cesareti gösteren tohumu bulup, onun meyve vereceği andan asla umudunu kesmeden, bazen yağmur altında bazen güneşin sıcaklığında büyümesini beklemek gibisi var mıdır?

Özünü kaybetmeden, kimseye benzemeden kendine özgü olabilmek için hayalleri olmalı insanın. O hayallerinin tohumlarını ekmeli… Ektiği tohumlar içerisinde illaki çatlama cesaretine sahip olanlar çıkacaktır. İşte o zaman o tohumun vereceği meyvenin tadına doyum olmaz.

İşte o zaman aynaya baktığında ruhunu ve gözlerindeki ışığı görebiliyorsan kendinsindir.

Kendi olanlara, kendi gibi kalanlara

Saygılarımla,

Sosyolog

Süreyya Kocadağ

Uzm. Aile Danışmanı- Dikkat Eğitmeni

Eğitim Danışmanı

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER