10:34 - Tolga Sarıtaş: Zeynep’in o hareketine eriyorum
08:25 - Fidan’dan F-16 alımı için açıklama!
20:45 - Bitcoin’den yeni bir rekor!
17:28 - Zelenskiy: ‘Hepsini kullanacağız’
17:24 - Mehmet Ali Erbil ve Serdar Ortaç’a ev hapsi cezası verildi!
20:09 - Doktor, hastayı taciz etti
20:07 - “Bugün Nevzat Bahtiyar da suçsuz olabilir”
17:03 - Bu defa da ‘özel tıp merkezi’ skandalı!
23:06 - ABD Kongre binasında hareketli anlar!
10:10 - Öcalan çağrısıyla gündem yaratan Bahçeli’den yeni hamle.
Merhaba sizi tanımak isteriz. Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Öncelikle köşenizde bana yer ayırdığınız için teşekkür ederim. İsmim Murat KARAHAN. 1970 Kars doğumluyum. Dört asır önce Azerbaycan’dan göçüp Kars’a yerleşmiş bir aileyiz. Okul hayatımın bir bölümü doğup büyüdüm şehirde kalan bölümü de İstanbul’da geçti. Evliyim. Uzun yıllar gıda ve turizm sektörlerinde mali işler ve finans bölümlerinde yöneticilik yaptım. Halen özel bir şirkette mali ve idari işler direktörü olarak görev yapmaktayım.
Kitap yazmaya nasıl karar verdiniz?
Yazma istediği çocukluğumdan beri keyif aldığım bir eylemdi. Yazdıklarımı önce okul arkadaşlarımla paylaşmaya başladım. Onların olumlu geri dönüşleriyle, bu isteğimi daha sonraki yaşlarımı da taşıdım. Artık haftalık olarak yazdıklarımı çeşitli görsel ve yazılı mecralarda paylaşıyorum. Yazma eyleminin, Dünya’yı daha iyi anlama ve Dünya’daki olayları farklı bir gözle ifade etmenin yolu olduğuna inanıyorum. Yoğun iş temposu bizleri, arta kalan zamanlarımızı daha iyi ve daha kaliteli geçirmemizi istiyor. Bende kalan zamanlarımı bir mola gibi değerlendirip, yazı yazarak kendimi dinlendirmeyi tercih ediyorum.
Kitabınızın konusundan bahseder misiniz?
İkinci Dünya savaşında Kırım’da yaşanan iki ailenin çetin şartlarda yaşadıkları göç hikayesidir. Romanı kurgularken bulunduğumuz coğrafyadaki göçlerin ardında bıraktığı büyük acıları kaleme almaya çalıştım. Kırım’ın jeopolitik öneminin getirmiş olduğu zenginlikler her daim büyük devletlerin ilgisini çekmiş ve bugünde çekmeye devam etmektedir. Türk ve Müslüman kimliğinin bu coğrafyalardan silinmesinin izlerini, göçe zorlanan topraklarından sürülen halkların geride bıraktığı elemleri, kederleri. Sürgünle birlikte Türkiye’de birleşen kalplerin hüznüne dokunmaya çalıştım. Bir solukta okuyacağınız ve içerisinde bilinmezliklerle dolu bir roman okuyucularımızı bekliyor olacak.
İlk kitabınız olan Kırmızı Bavulum’dan sonra romanyazmaya nasıl karar verdiniz?
Kırmızı Bavulum denemeler ve küçük öyküler üzerine yazılmış bir kitaptı. Değişik mecralardan olumlu geri dönüşler almam, roman yazma konusunda beni cesaretlendi.
Yazarken Neler sizi etkiliyor?
Küçüklüğümden beri büyüklerimin anlattığı hikayeleri dinliyor ve bu hikayeleri kendi benliğimde oluşturup yazmaya çalışıyorum. İnsana dokunabiliyorsanız, ruhunda sakladığı sözleri de alabiliyorsunuz. İşim gereği her gün onlarca insanla sohbet edip varsa onların hikayeleri dinleyip, kendimce yorumluyorum. Yıllar önce ziyaret ettiğim yaşlı bakım evindeki bir teyze şunu söylemişti. “Huzursuzlukların demet, demet yapılıp kalın duvarların arkasından avluya atıldığı yerlerdir buralar” Bu ve bunun gibi onlarca değerli sözlerin, bende yarattığı etkinin dile gelmesi ve yarınlar içinde okunması için yazmam gerektiğini her zaman düşündüm.
Kitabınızı hangi yayın evinden çıkarttınız?
Kitabım Ceren Yayıncılıktan çıktı. Her aşamasında ilgilenen, destek olan başta Sn. Şeref KURTİŞ bey olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım. Bu serüvende her daim yanımda olan, ortak zamanımızdan çaldığımda hoş görü ile karşılayan değerli eşime de ayrıca teşekkürlerimi iletmek isterim.
Son olarak okuyuculara ne söylemek istersiniz?
Görünmeyen ne varsa görmek, duyulmayan ne varsa duymak, bilinmeyen ne varsa bilmek lazımdı. Güçlü milletler ile güçsüz milletler arasında asırlardır süren haksızlığı görmeyen, duymayan ve bilmeyen kalmasın diye bu kitabımı yazdım. Sürgün yolunda yaşanan kayıpların insanların ruhlarında ve bedenlerinde açtığı yaraların acısını, binlerce insanın gözlerinden akan yaşların koca denizlere nasıl dönüştüğünü hissettirmeye çalıştım. Okuyucularımda bu denizine akıtacakları bir damla gözyaşının, bugünden sonra mazlum milletlerin acısına derman olacağına inanıyorum.