SON DAKİKA

Milliyet Haberleri | Gündemi Yakından Takip Edin
Corona

Eğitim ve Öğretim Arasında

Eğitim ve Öğretim Arasında
Bu haber 18 Aralık 2024 - 10:03 'de eklendi. 40.337 kez görüntülendi.

Yaklaşık 10 yıldır bireysel bir şekilde çocuklarda dikkat eksikliği, hiperaktivite, odaklanma, hızlı okuma, disleksi gibi özel bir alanda birebir çalışıyorum.

Mersin’de ki hemen her okuldan, ilkokuldan liseye bir çok çocukla çalıştım. Birebir çalıştığım için onları dinleme şansım oldu. Bazen bakış açılarını değiştirip farklı çözümler ürettik bazen de olayı kabullenip yolumuza devam ettik.

Eğitim sistemi içerisinde kimseyi tam olarak mutlu edemezsiniz. Hep bir eksik illaki olacaktır. Ayrıca öğrenme olayı öğrenicinin çabası ile de ilgili inkar edilemez bir durumdur.

Yukarıda da belirttiğim gibi yoğun olarak ilkokuldan liseye kadar geniş bir yaş skalası içerisinde çalışmaktayım.Gözlediğim durumu açıklamak istiyorum.

İdealist ilkokul öğretmenlerimiz ilkokul çocuklarına çok fazla ödev veriyor. Ancak en iyi öğrenilecek yaş dönemi ilkokul olduğu için olaya buradan baktığımda öğretmenlerimiz haklı. Fakat oyun çağındaki çocuk bu kadar ödevden sıkılıyor ve çeşitli kaçma davranışları sergiliyor. Bu ödevleri yetiştiremeyen çocuk okuldan ve öğrenme eyleminden soğuyor. Ödevlerden çocuğa sosyalleşip oyun oynayacağı zaman kalmıyor.

Ortaokul döneminde bilinçlenme ile birlikte hala anne-baba ve öğretmen sözü dinleyen çocuk öğrenme aşaması sırasında sınavla tehdit edilirken, ödevlendirme ilkokula göre azalıyor. LGS döneminde de birazda olsa ders çalışan çocuğumuz liseye geldiğinde ergenlik ve kendini bulma dönemiyle birlikte hele bir de LGS için çalışmış ancak sonuç alamamışsa her şeyi bırakıyor.

Lisede ise fazla ödevlendirme yok. Olsa da olayı ciddiye alıp ders çalışan genç çok az. Ders tekrarı yapmayan, dersi dinlemeyen, dinlese de tam odaklanmadan üstünkörü dinleyen genç YKS sınavı zamanı geldiğinde ders başına oturamama, odaklanamama gibi zorluklarla birlikte zamanı daraldığı için bocalamakta. Çünkü artık gerçekten kendisi ile baş başa kalıp “çalışma eylemini” gerçekleştirmesi gerekmekte. Oysa kigencimiz ilkokulda başlayan ders çalışma, ödev yapma gibi kavramları lise hayatında askıya almıştı. Kısacası “nasıl ders çalışılıyordu” unutmuştu.

Süreç anlattığım gibi işliyor ne yazık ki.

Bende kendi ütopyamdan bahsetmek istiyorum.

Anaokulu olmazsa olmaz. Kaba motor becerilerin tam olarak oturup, ince motor becerilerin devreye girdiği, sosyalleşmenin başladığı dönem.

İlkokul 1. Ve 2. Sınıfta okuma yazma becerileri ile uygulamalı olarak sosyal yaşam ve nezaket eğitimi (günaydın demek- sıraya girmek, diksiyon, etkili iletişim, çevre bilinci, hayvan ve insan hakları, yemek yeme kültürü, disiplinli çalışmanın önemi gibi ) okumayı sevdirme ile birlikte okuduğunu anlama çalışmaları yapıp hayal dünyaları canlı tutma etkinlikleri eklerdim. Spor ve zeka oyunları olmazsa olmazım.Matematikte ise ritmik saymalar ve toplama çıkarma yeterli derim. Bu dönemin iki yıl olmasının sebebi, çocukların sıkılmadan yavaş yavaş bazı şeyleri tam olarak oturtması için.

İlkokul 1.ve 2.sınıfta okuduğunu anlamayı öğrenen çocuğa3.ve 4.sınıfta özel okuma saatleri ile birlikte kitap sunum dersi eklerdim. Topluluk içinde konuşma deneyimi yaşaması için. Yine kültür-sanat derslerim olur üzerine hayat bilgisi dersleri gibi diğer müfredatı eklerdim. Sınav bu dönemde kesinlikleyok. Ayrıca ilkokul 5 yıl olması bu öğretilerin oturması için şahane süreç. Öğrenmeyi öğrenmek, motivasyon gibi konular için rehberlik dersim 5.sınıfta olması gerekenler içerisinde.

Ortaokulda ise her öğretmenin ders programına göre zaman yönetimi sistemi içerisinde çocuğa ödevlendirme yapması için alan açardım. Her çocuğun spor, sanat, edebiyat gibi alanların en az birinde uzmanlaşması için gerekli altyapıyı hazırlar ve ona göre seçmeli dersler koyardım. Ortaokul benim sistemimde 4 yıl. Bu arada insan olabilme dersleri ortaokulda da devam ederdi.

Meslek liselerini cazip hale getirip, ortaokulda kariyer planlaması için bireyin yetkinliklerine göre yönlendirme yapardım. Sonuçta ülkede her işi yapacak insana ihtiyacımız var.

Lise eğitiminde illaki ödevlendirme olmazsa olmazım. Rehberlik saatinde nasıl ders çalışırım, çalışmayı nasıl öğrenirim, öğrenmeyi nasıl öğrenirim ana konum olurdu. Gerekiyorsa birebir çalışmalarla desteklerdim. Rehberlik saatinde ana konulardan biri de “öz disiplin” olmalı diye düşünüyorum. Sonuçta bireysel olarak istikrarsızlığımızın ana sorununu çözmek lazım. Ayrıca lise için 4 yıl uzun bir süre.

Bilimin ve üretimin öneminin vurgulanması da önceliklerim arasında yer alırdı.

Sonrası zaten üniversite veya meslek.

Gördüğümüz üzere toplumsal olarak kültürlenme ve kalkınma;öğretimden (müfredattan) daha çok eğitime bağlı.

Ülkemizde okullar açılırken Eğitim-Öğretim yılı denir. Müfredata baktığımızda eğitimden çok öğretim yılı olduğunu görüyoruz ne yazık ki. Yukarıda bahsettiğim “insan olma dersleri” hayat bilgisi altında kısaca veriliyor tıpkı İstanbul’un Fethi anlatılır gibi. Oysa ki bu işler “uygulamalı” olmalıdır.

Benim eğitim ütopyam bu. Sizler ne dersiniz bu ütopyaya bilemem.

Sürekli olarak toplumun durumundan şikayet ediyoruz. Düzelme ancak eğitimle olur. Buda eğitim sistemine doğru müdahaleyi yaparak mümkündür.

Ne dersiniz bir gün hayalim gerçek olur mu?

Saygılarımla,

Süreyya Kocadağ

Sosyolog

Uzm. Aile Danışmanı-Dikkat Eğitmeni

Eğitim Danışmanı

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER