SON DAKİKA

Milliyet Haberleri | Gündemi Yakından Takip Edin
Corona

Kul Hakkına Girmeyen Kaldı mı?

Kul Hakkına Girmeyen Kaldı mı?
Bu haber 17 Nisan 2024 - 10:07 'de eklendi. 182.831 kez görüntülendi.

Nüfusunun %90’nından fazlasının Müslüman olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
Hemen hemen hepimiz aileden, çevreden, din hocalarımızdan dini bilgi edindik. Dini bilgi ile beraber örf, adet, gelenek görenekleri, etik ve ahlaki davranışları da öğrendik. Bazı kurallar dönemsel olarak değişti ama bazıları hep aynı kaldı.
Teknoloji ve bilgi çağında olmamız, insanların bazı kurallarda çeşitli varyasyonlar üretmesi gibi sebeplerle bir takım yeni kurallarla toplumsal olarak ilerliyoruz.
Gelin görün ki değişmeyenler arasında “kul hakkı” en başta geliyor. Bunun kadar önemlisi de yok belki.
Kul hakkı deyince ne geliyor aklınıza;
Birinin malını gasp etmek,
Birinin malına çökmek,
Birini haksız yere işten çıkartmak ya da işten çıkartılmasına sebep olmak,
Birinin zararından nemalanmak,
Karaborsacılık,
Ederi belli olan bir maldan fazla rant elde etmek,
Yasadışı işler,
Ya da evde kardeşine ayrılan yemeği onu yok sayarak yemek, şeklinde çeşitlendirebilirim.
Hep rızıksal, maddi veya ekmek parası tarzında şeyler geliyor aklımıza değil mi?
Ya kul hakkının psikolojik ve manevi boyutu; bu boyutta işte hepimiz daha dikkatli olmalıyız. En derin mevzuya bakalım orada kul hakkı olarak gözümüzden kaçanlara;
Karşımızdaki insana boş vaatlerde bulunmak,
Davranışsal olarak karşındaki kişiye bir iyi, bir kötü davranmak yani tutarsız davranmak,
Yapılan işe değer verip saygı duymamak,
Ailenle çocuklarınla geçireceğin işin dışındaki zamanını, boş sohbetlerde harcamak,
Çocuğuna gösteremediğin sevgi,
Elinden gelen yapabileceğin işleri yapmamak,
İşyerinde ast-üst ilişkilerinde uygulanan mobbing,
Cinsiyet ayırımcılığı,
Kibrinle birini aşağılamak,
Bir insanın duygularını sömürmek,
Psikolojisini alt-üst etmek,
Hayallerini çalmak,
Kişiye bindiği arabaya, giydiği kıyafete göre değer vermek,
Bir hayvana yaptığın zulüm,
Bir çiçeği dalından koparmak…( can hakkı)
Sana olan güveni yıkmak… vs. olarak arttırılabilir.
Ya kendimiz, kendimizin kul hakkına giriyorsak onu ne yapacağız?
Birinin bana yaptığı haksızlığı bakış açımı değiştirerek kaldırabilirim, maddi zararı zamanla karşılayabilirim. Peki kendime yaptığımın haksızlığın altından nasıl kalkacağım.
Olmamam gereken yerde olmakta ısrar ediyorsam,
Olduğum ortamda değersizleştiriliyorsam,
Hak etmediğim şekilde bana davranıldığını fark edip de hala gereğini yapmıyorsam, tahammül sınırlarım sonuna kadar aşıldığı halde hala oradaysam…
Bana haksızlık edildiğinin farkındaysam ve hakkımı aramıyorsam bu kendi kul hakkıma girmek değil de nedir? Olsa olsa öz saygısızlıktır.
Bu duruma çare bulmak bireyin kendi öz iradesindedir. Bazen şartlar onu gerektirir, ortam değiştirecek cesaretin olmaz, bazen ekonomik kaygı sebebi ile kalmaya devam edersin. Bu tür durumların devamlılığı halinde kendine, kendi psikolojine verdiğin zararın altından nasıl kalkacaksın? Senin bu durumundan etkilenen çevren, çocuğun, eşin ya kendi mutsuzluğun için ne diyeceksin? Kişinin bir başkasında girdiği kul hakkı neyse de hesabını kendi verecek, biz kendi kul hakkımıza kendi içsel mutluluğumuz için girmeyelim. Şimdi bir düşünelim bakalım…
Bu koşullarda kul hakkına girmeyenimiz kaldı mı?
Neye inandığımızın, nasıl inandığımızın da bir anlamı yok aslında, ister ateist ol, ister deist, ister Musevi, ister Hristiyan, istersen de ibadetini saati saatine yapan bir Müslüman ol fark etmez, insan olabilmekten daha önemlisi yok. Yukarıda saydıklarımın bazılarını hiçbir dini kitapta bulamayabiliriz ama hissederiz.
İnsan olabilmenin gerekleri çok da zor değil, biraz adillik, biraz nezaket, biraz etik ve ahlaki değerler…
Saygılarımla;
Süreyya KOCADAĞ
Sosyolog
Uzm.Aile Danışmanı-Dikkat Eğitmeni

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER